geçmiş değil, öz.

Klasik bir özgeçmiş ile başlamak isterdim ama anlatacaklarım var. Koca bir çölde başka bir kum tanesi olabilme ihtimalini hiçe sayarak, 1998 Bursa’da, bedenimi ve ruhumu şekillendiren sevgili annem Sakine ve sevgili babam Serkan’ın hayallerinin ortasında kök salmaya başladım. Kim olduğun sevdiğin ilk oyundan, tadını sevmediğin ilk yemekten ve hayat akarken -ki o zamanlar sokakta- neresinde olduğun anlardan başlar şekil almaya.
Zihnimin gerilerinde loş bir ışığın gözüme vurmasıyla anımsadığım en eski oyuncağım DVD’ye bağladığım mikrofonum, mikrofon elimde uyuyakalışlarım, aklımdan geçenleri kelimelere dökmeye doyamadığım saatler ve ses kısıklığı. Ne kadar sevmek istesem de sevemediğim ilk yiyecek, makarna. Çok çaba harcadım ama bilirsiniz bazı şeyler içe asla sinmiyor, ne kadar süslesek de bazen o parça asla yapbozları tamamlayamıyor. Hayat akarken, saklambaçlar ve adını bilmediğim bir sürü oyunlar oynanırken ben balkondan baktım, arka bahçede oynadım, annemin izin verdiği sınırlar içinde yörüngeler çizdim. 19 yıl kadar şekillenebildiğim kadar şekillendim güvenli alanlarda.
Şu an savunduğum şeylerden bir tanesi tasarım eğitimi almanın doğru pencereden baktığınızda bir hayata mal olacağıdır. Sanat, mimarlık, tasarım öyle ender evrenlerdir ki sınırlarınızı yitirirsiniz, dışarıdan yüzebileceğinizi sandığınız her metre kadar yanıldığınız kilometreler vardır. İlk olarak değiştirmem gereken yer, güvenli olduğum balkonlardı, bedenimi yerçekimine bağlayan tüm parametrelerden uzaklaşmak istedim. Tasarım eğitimi alırken edindiğiniz perspektifin çok şey olduğunu söylemiştim, öyle de oldu. Yükseklerden bazıları düştüğüm, bazıları farklı evrenlerde gezdiğim, risk almaktan korkmadığım ve anlam arayışında olduğum bir alan bıraktım. Hayat akarken nerede olduğumu değiştirmek istedim ancak akışı yönlendirirken buldum ellerimi. Hala makarna sevmiyorum, hala en sevdiğim oyun kelimelerle oynadıklarım-çoğunlukla akademik olsa da-. Gidecek çok yol var ancak buradan verdiğim boya göre ”bu su boyumu aşmadı, kulaçlamaya devam”.

festina lente.
Tek cümleyle, dünyayı ve insanlığı tüm çıplaklığıyla anlamaya çalışan bir mimar, anlatıcı ve anlayıcıyım.